DİĞER
“Taşrayı anlamak ve anlatmak için hep aynı formülü uygulamak ne kadar özgün ve yaratıcı? Bu yıl Altın Portakal’da yarışan ve Boğaziçi Film Festivali’nde gösterilen iki film, Kar ve Ayı ile Karanlık Gece üzerinden bu soruya cevap arayalım…”
"Dovlatov’un edebiyatının en çarpıcı yanı belki de Brodski’nin 'olgun bakış' yahut 'sağduyu' dediği şeyin kesinlikle üsttenci bir yaklaşımı, kibri ve sözünü sakınmayı getirmemesi. Az bulunur, hakiki, eşitlikçiliği sağlayan ve buna davet eden bir olgunluk... Dovlatov’un yergisini, mizahını incelten de bu bakış, bu olgunluk."
K24'te Haziran ayının son vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Dün eşim Jülide seni anarken, 'Aydın’ın konuşurken karşısındakini rahatlatan bir üslubu vardı, bence en önemli özelliği de buydu' dedi. Bu mektubu, biraz da senin üslubunu taklit ederek yazmaya çalıştım. Becerebildiğimi sanmıyorum, zinhar yanına bile yaklaşamadım, bu nedenle affet."
"Karanlık Yüz'de Mankell resmî polis tahkikatını izleyerek refah devleti cephesinin arkasında karanlık bir şeyler olduğuna işaret ediyor. Olay örgüsünün merkezinde ise biraz alkolik, biraz kilolu, şekeri hayli yüksek, esrarı çözmeden bırakmayan, insani özelliklerini yitirmemiş, sevilen bir polis var: Kurt Wallander."
"Sinemacılığı kendi kendine öğrenen Kim Ki-duk, üzerinde en fazla tartışılan Koreli yönetmenlerdendir. Kendini hep mukayese edildiği ve bir kısmını fazlaca entelektüel bulduğu meslektaşlarından ayrı tuttu. Filmlerinin konusu zaman zaman rahatsız edici bulundu, kadına ve kadın-erkek ilişkisine bakışı, şiddetten kaçınmayışı yüzünden eleştirildi, ama tekniği nedeniyle de övgü aldı."
Kurmançça, Zazaca ve Soranice sinema dergisi Temaşe yayın hayatına atıldı. Dergi ekibi, ilk sayı üzerine sorduğumuz soruları kolektif olarak cevapladı...
“20. yüzyılın başlarında sinemayı da fetheden Frankenstein’in canavarıyla Kont Drakula, birbirini tamamlayan bu iki figür (işçi ve sermaye), cazibesini yitireli epey oluyor. Tüketim toplumunun yükselişiyle birlikte yıldızı parlayan zombiler, neoliberal çağımızın korkularını daha iyi özetleyen canavarlar artık.”
"Fellini’nin aşırılığa hatta groteske olan düşkünlüğü, filmlerini özgün ve benzersiz kılan özelliğidir aynı zamanda. Sinemaya adım atmadan önce mizah dergileri için karikatürler çizen Fellini’nin sinematik evreni gülünç, abartılı, karikatürü andıran karakterlerle dolup taşar."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık